Sosyal Medya

Makale

Kesin baraj altında kalacak silahlar…

16 Mayıs 2015 günü HDP’li Hakkari İl Genel Meclis üyeleri Mürsel Özdil ve Sibel Çapraz  Yüksekova Havaalanı inÅŸaatını yerinde incelediler.
İncelemelerinin ardından o gün yaptıkları açıklamayı, Özgür Gündem’den okuyalım:
"Bugün yaptığımız incelemede havaalanın ancak yüz 50'si bitirilmiÅŸ. CumhurbaÅŸkanı'nın bölgeye sözde yaptığı yatırımları batıya anlatmak algısı yaratmak istiyor. Ancak ortada hiçbir ÅŸey yok. Neyin açılışını yapacak anlamış deÄŸiliz. Ancak buraya yapılan yatırımlar, güvenlik ve askerî yatırımlardır. Elimize gelen raporlarda bunlar nettir. Önümüzdeki günlerde bunları açıklayacağız. GördüÄŸümüz kadarıyla tüm çalışmalar CumhurbaÅŸkanının uçağının inmesi ÅŸeklinde ve çok uzun süre de baÅŸka uçak inemeyecek. CumhurbaÅŸkanı'nın uçağının inmesi de ÅŸüpheli. Öyle bir algı yaratıldı ki firmalar bilet satışlarına baÅŸlanmış. Ancak bu firmalarla vatandaÅŸlar mahkemelik olacaklar gibi."
Bu iddialı açıklamalardan 10 gün sonra havaalanı açıldı. Önce ilk tarifeli uçak, ardından  BaÅŸbakan’ın daha sonra hem CumhurbaÅŸkanı’nın uçağı Selahattin Eyyübi’nin adı verilen havaalanına sorunsuz iniÅŸ yaptı. Bilet satışı yapan firma da vatandaÅŸla mahkemelik olmadı. Mayıs ayında sadece ilk beÅŸ günde 1.459, Haziran ayında 11 bin yolcu havaalanını kullandı. Haftada 10 uçağın inip-kalktığı havaalanı askerî amaçlar için de kullanılmıyor, zaten bölgede baÅŸka askerî havaalanları mevcut.
Yine de tarihe sadece bütün cümleleri boÅŸa çıkmış bir açıklama olacak geçecek iki HDP’linin sözleri.
Tarihe “Dünyanın en saçma savaÅŸ çıkarma gerekçesi” olarak geçmek de var.
Dolmabahçe’de ortak deklarasyona kadar varmış bir siyasi müzakere süreciyle birlikte giden  3 yıllık ateÅŸkesi, siyasi kanadı olan parti yüzde 13’le girdiÄŸi Meclis’te koalisyon ortaklığı için masaya oturacağı hafta ÅŸu gerekçeyle bitiren KCK’nınki açık ara bu ünvanı almaya aday:
“Türk devleti Özgürlük Hareketimizin demokratik siyasal çözümdeki ısrarını ve ateÅŸkes konusundaki titiz yaklaşımını istismar ederek karakol, yol ve baraj yapımlarını hiç durdurmamış, özellikle seçim sürecindeki dikkatli ve sabırlı yaklaşımımızı fırsat bilerek bu yönlü çalışmalarını hızlandırmıştır. Türkiye’de derin devlet denilen yapılar ve Milli Güvenlik Kurulu bu barajların yapımını Kürdistan’ı insansızlaÅŸtırmak, tarihî-kültürel deÄŸerleri yok etmek ve gerillanın hareket alanının daraltılmasını saÄŸlamak için yapılmasını istediÄŸi ve planladığı bir gerçektir. Barajların Kürdistan’ı insansızlaÅŸtırmak, bu temelde kültürel soykırımı tamamlamak için yapıldığı açıktır. İnsanlığın ve insanlık kültürünün kendini var ettiÄŸi Fırat-Dicle boyları böylece insanlığın ve kök kültürünün mezarı haline getirilmektedir. Bu nedenle ÅŸu anda bir referandum yapılsa Kürdistan halkının yüzde 90’ı Kürt halkı için mezar haline getirilen barajlara hayır diyecektir. Kürt Özgürlük Hareketi de bu halkın siyasi iradesi ve gücü olarak bu barajlara hayır demektedir.”
Kastettiklerinden biri Silvan Barajı. Atatürk Barajı’ndan sonra en büyük proje olan Silvan  Barajı bittiÄŸinde 240 bin hektar arazi sulanacak.
15 kere saldırıya uÄŸramış baraj ÅŸantiyesini ziyaret eden, Kürt halkına soykırım, Kürdistan’ı insansızlaÅŸtırmakla suçlanan, Kürt kültürüne, diline epey hakim Diyarbakırlı Kürt bakan Mehdi Eker’in verdiÄŸi rakamlara göre barajın bitmesiyle istihdam edilecek insan sayısı 300 bin.
Demek ki devletin 5 milyar liraya 175 metre yükseklikte baraj kurmasının nedeni Kürtlere kültürel soykırım yapıp, Kürdistan’ı insansızlaÅŸtırmak deÄŸilmiÅŸ.
Zaten MGK’da baraj kararı alırken Erol TaÅŸ gibi kahkahalar atan bir devlet varsa, o devletle bunca yıldır niye müzakere edip durduÄŸunuz, neden o devletin Meclis’ine girmek için bu kadar çalıştığınız gibi sorular bekler sizi.
Åžayet itiraz, PKK’ya yakın medyalarda ifade edildiÄŸi gibi “bu barajla Goderne Vadisi’nin ekolojik ve tarihî deÄŸerlerinin sular altına kalacak olması”ysa, herhalde bölgede bunca belediyesi, vekili, STK’sı olan bir hareket için bunu engellemenin ilk akla gelen yolu ateÅŸkesi bitirip, silahlarla ÅŸantiye basmak, çatışmaya girmek olmasa gerek.
Yoksa baraj inÅŸaatını durdurmak için savaÅŸ baÅŸlatan bir silahlı örgütü dünyanın en radikal ekolojistlerine bile anlatmak biraz zor olacaktır.
Dün Ardahan Göle’de bir vatandaşın ölümü ile sonuçlanan olayları baÅŸlatanın, bozulan su hattını tamire gelen belediye çalışanlarının bölgeden aÄŸaç kesmesine kızan PKK’lıların onları tartaklayıp, araçlarına el koyması olduÄŸunu anlatmak da…
Bir ay önce halkın oylarıyla seçilmiÅŸ HDP’li milletvekiline de PKK’nın el koyduÄŸu belediye araçlarını almak için arabuluculuk yapmak düÅŸmüÅŸ. Olayın olduÄŸu yere götürülen HDP’li vatandaÅŸlara ise böyle bir nedenle baÅŸlamış çatışmanın ortasında kalmak…(Burada öldürülen Kamber Morkoç’a Allah’tan rahmet dilerken, devletin bir an önce failleri herkesi ikna edecek bir sarihlikte ortaya çıkarmasını bekliyoruz)
En son memleketi Nizip’teki çayın temizlenmesi için CumhurbaÅŸkanı’na kadar çıkan ve çayın temizlenmesini saÄŸlayan yeni HDP’li Celal DoÄŸan’dan HDP’lilerin öÄŸreneceÄŸi çok ÅŸey var.
Ama herhalde koalisyon görüÅŸmelerinin baÅŸlayacağı hafta KCK’nın baraj inÅŸaatlarını gerekçe göstererek ateÅŸkesini bitirmesine en çok barajları yıkıp Meclis’e gelmiÅŸ, koalisyona girip Enerji Bakanlığı’nı alıp o barajları durdurma ihtimali olan HDP’liler ÅŸaşırıyordur.
PKK’nın bundan sonra silahıyla atacağı her adım,  Meclis’te HDP’nin elini zayıflatacak, onlara karşı siyasi muhataplarını BahçelileÅŸtirecek. Belki de amaçları zaten budur. Kürt siyasetinin böylesine güçlenmesine karşı kıskançlıktan çok, barajı geçmek için yapılan agresif siyasetin sonunda ortaya çıkan siyasi manzarada çözüm sürecinin zemininin kendi elleriyle ortadan kaldırılmış olması. Kürtlerden oy isterken, “Seni baÅŸkan seçtirmeyeceÄŸiz”den daha çok iÅŸe yarayan, “Çözüm için, barış barajı geçmeliyiz” tezini yürüttüÄŸü siyasetle bizzat PKK/HDP’nin çökertmesi. Bu büyük siyasi hatayı gerekçeleri zaten bir biçimde yolda düzülecek bir savaÅŸ kararından daha iyi ne örtebilir.
KCK’nın barajlar için 3 yıllık ateÅŸkesi bitirme kararını Kürtlere anlatması yine de her açıdan zor olacak.
Her gün 16, 17, 18, 19 yaÅŸlarında genç erkek ve kızların cenazeleri Suriye’den gelirken, PKK’nın ısrarla Türkiye’de kalmış profesyonel gerillalarının baraj inÅŸaatları için savaÅŸmaya karar vermesini Kürtlere izah etmek için Kürt medyasında yalan haberleri ikiye katlamak da iÅŸe yaramayabilir.
Bu yeniden savaÅŸ kararı ezeli müttefik zannedilen ABD’ye de zor anlatılır. Baraj için savaşı geçtik, NATO müttefiki Türkiye’ye karşı yeniden savaÅŸ açmış, Türkiye’de askerlere, sivillere, baraj inÅŸaatlarına saldıran bir PKK’ya, ABD’nin Suriye’de destek vermeye devam edeceÄŸini zannetmek için uluslararası iliÅŸkiler dersine Banu Avar’ın girmesi gerekir…
Bütün bu manzaraya bakan Türkiye’ye hâlâ çözüm sürecinin öneminden bahsetmek, barış demek, koalisyon pazarlıklarında çözüm sürecini kırmızı çizgi olarak korumak ise en zoru.
Ama tam da ÅŸimdi bunu yapıp, savaÅŸ çıkarmak için gerekçesiz kalmış silahlı bir örgütün eline üzerinde siyaset yapacağı malzeme ve maÄŸduriyet vermemek devletin görevi.
AteÅŸkesi baraj inÅŸaatı için bitiren bir örgütün atacağı her kurÅŸun savaşın bittiÄŸini, silahın devrinin geçtiÄŸini ilan ediyor çünkü…
Yarın bir baÅŸkasıyla tersi kararlar alınacak kongre toplamaktan daha kesin bir silah bırakma kararı bu…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.